Faust Kitap Özeti - Faust Özeti

Eser Hakkında:

Yazar, bu romanı çok genç yaşta yazmış, daha sonra olgunlaştığı zaman yeniden ele alarak son şeklini vermiştir. Goethe‘nin kendi iç dünyasından ve yaşamından izler taşıyan roman, aslında manzum biçimde bir tiyatrodur. İnsanı simgeleyen Fa­ust‘la şeytanın savaşı anlatmaktadır.

Fa­ust özeti

Roman, ‘Tiyatroda ön oyun’ başlıklı bölümle başlamaktadır. Bu bölümde, tiyatro müdürü, ozan ve palyaço arasında diya­loglarvardır. Tiyatro müdürü, sahnelenecek bir oyun üzerinde ozan ve palyaço ile konuşur. Her oyunda onla­ra yardım ettikleri için mutludur. Fakat aralarında görüş ayrılıkları vardır. Tiyatro müdürü, sahnelenecek oyunun se­yirciyi merak ettirecek olaylardan oluşması gerektiğine inan­maktadır. Ona göre tiyatro, halkın ruhunu doyurmalıdır. Ozanın ise kusursuz bir yapıtın, uzun yılların ve emeğin sonu­cunda olunabileceğini düşünmektedir. Seyircinin beklentisi yeterli değildir ona göre. Palyaço ise seyircinin sadece eğlen­ceyi istediğine inanır. Neticede, tiyatro müdürü bütün imkân­ları kullanarak iyi bir oyun düzenlemelerini istemektedir.

Oyun, gökyüzünde mukaddime ile başlar. İsrafil, Cebra­il, Mikail ve Mefistofeles arasında bir diyolog geçer. Mefisto-feles ile diğer melekler arasındaki farklılık bu konuşmayla or­taya çıkar. Konuşmalardan Mefistofeles’in şeytan olduğu an­laşılır. Konuşmaya Tanrı da katılır. Mefistofeles, Tanrı ile bir yarışa girer. Bir insanı yoldan çıkartacaktır şeytan. Gökyüzü kapanır ve melekler dağılır.
Yüksek tavanlı, dar, gotik tarzında bir odada Faust tek başına oturmaktadır. Pek çok ilme vâkıf olan Faust, kendisi­nin aslında bir şey bilmediğini düşünmektedir. Bu yüzden, ar­tık öğrencilere bir şeyler anlatamayacağına inanmaktadır. Ay­rıca eski huzurunu yitirmiştir. İlahî olana karşı şüphe içinde­dir. Bugünlerde bu boşluğu doldurmak için büyülerle ilgilen­mektedir. Nosrtadamus’un el yazmasını açar. Doğayı nasıl kavrayabileceğini düşünür. Doğa ruhunun işaretini söyleyin­ce gizemli bir ruh ortaya çıkar. Ruh onun kendisine benzeme­diğini söyler. Aralarındaki konuşmayı duyan Wagner içeri gi­rer. Faust’un bir tirad okuduğunu sanır. Faust, Tanrı’yı, var­lığın anlamını sorgulamaktadır. Paskalya kutlamalarının oldu­ğu o gün, o, Hristiyanlıktan uzaklaşmış durumdadır.
Şehir kapısının önünde pek çok insan törenlerde eğlen­mek için gelmiştir. Neşe içinde, eğlenmeyi hayal etmektedir­ler. Bu ilkbahar günlerinde Faust ve Wagner de bu kalabalığa katılır. Halk, babası ve kendisi halka büyük yardımları olmuş bu doktoru yanlarında görmekten dolayı çok mutludur. Oysa Faust onların iyi niyetleri karşısında çok üzgündür. Çünkü aslında bir doktor olan babası ona göre pek çok kişinin ö-lümüne neden olmuştur. Wagner’le bunları konuşurken garip bir köpeğin geldiğini görür.
Faust, fino köpeği ile çalışma odasına girer. İncil’i açan Faust, onu farklı anlamlandırmaya başlar. Şüpheler içinde kıvranmaktadır. Köpek, bir öğrenci kılığına bürünür. Faust, onun kötü bir ruh olduğunu anlar. Önce köpek, sonra öğrenci kılığına bürünen varlık, Tanrı ile bir insanı yoldan çıkarma anlaşması yapan Mefistofeles’tir. Mefistofeles, Faust’la konu­şarak onu kandırmaya başlar. Mefistofeles onu haz ve eylem­lere sürükleyebileceğini ve mutlu anlar yaşatabileceğini söy­ler. Bu süreç içinde hep yoldaşı olabilecektir. Ancak bir anlaş­ma yapmalıdır onunla. Faust, gözünü boyayarak onu kandı-rabilirse anlaşmayı kabul edeceğini söyler. Mefistofeles kanla yazılmış yazılı bir anlaşma da ister ondan.
Mefistofeles önce akıl ve bilimi bırakmasını ister ondan ve çalışma odasından birlikte ayrılmaya karar verirler. Faust hazırlanmak için gittiğinde odaya gelen bir öğrenciyi Mefisto­feles kısa sürede kandırır ve şeytanhğıyla onu yoldan çıkarır. Faust ve Mefistofeles pelerinlerini açarlar ve uçarak bir mey­haneye giderler. Neşeli bir topluluk içine girerler. Mefistofeles oradaki insanların nefislerini kullanarak onlara en iyi içki ve şarap mahzenlerini gösterir. Gerçekte bir hayal olan bu gö­rüntülere ellerini uzattıklarında görüntüler ateş olur; çünkü cehennemden gelmişlerdir.
Meyhaneden sonra Faust ve Mefistofeles, cadıların kazan kaynattıkları bir mutfağa giderler. Çok çirkin görüntüleri olan bir cadı ailesi ile karşılaşırlar. Faust 30 yıl önceki gibi kendini dinç hissetmek için bu kazanda kaynatılan iksiri içmek zorun­dadır. Faust orada bulunan büyülü bir aynada arzularını ha­rekete geçiren bir kadın hayali görür. Faust, büyülü iksiri içer. İksiri içtikten sonra bütün kadınları çok güzel görmeye başlar. Mefistofeles, onu yoldan çıkarmaya başlamıştır.
Caddede gezen Faust yolda Margarete’i görür, onu çok güzel bulur ve yanına yaklaşır. Ona eşlik etmek ister. Ahlaklı bir kız olan Margarete buna müsaade etmez. Faust, Mefisto-feles’e o kızı kendisine ayarlamasını söyler. Mefistofeles, bu­nun zaman alacağını; çünkü kızın dindar olduğunu söyler. Faust, tamamen arzularının esiri olmuştur.
Mefistofeles, Margarete’i baştan çıkarmak için çok pahalı bir mücevheri gösterişli bir kutu içinde dolabına koyar. Fakir bir kız olan Margarete hayretler içinde kalır. Mücevherleri ki­min koyduğunu anlayamaz. Önce nefsine çok hoş gelir, ta­kar. Sonra annesine verir. Dini bütün bir kadın olan annesi de mücevherleri kiliseye bağışlar. Bu arada Margarete, Fa-ust’u unutamamaktadır. Onun çok yakışıklı olduğunu düşün­mektedir.
Margarete’e yeni bir mücevher daha gelmiştir. Komşusu Marthe’nın yanına gider ve bu sefer mücevherleri vermek is­temediğini anlatır. Onun evine gelip canı isteyince mücevher­leri takacaktır. O da yavaş yavaş yoldan çıkmaktadır. Bu ara­da Mefistofeles, Marthe’nın evine gelir. Ona kocasının öldü­ğünü söyler. Şahit olarak da arkadaşı Faust’u getirecektir. Ka­dına sadece ölüm yalanını uydurmakla kalmaz, kocasının o-nu aldattığını da söyler.
Akşam, olunca Mefistofeles ve Faust güya şahitlik yap­mak için Marthe’nın evine giderler. Faust, Margarete’i kandırır. Ona onu sevdiğini söyler. Bir süre sonra Margarete’e sahip olur. Fakat arzularını yenemeyen Faust, bütün insani değerlerini kaybetmediğinden vicdan azabı duyar. Margarete’in kirlendiğini ve bir de çocuk beklediğini ağabeyi öğrenir. Mefistofeles, Faust’la Margarete’in abisinin yan yana gelme­sine sebep olur ve Faust’a zorla onu öldürtür.
Faust, şeytan yüzünden her çeşit kötülüğü yapmıştır. Kendini kötü hissetmektedir. Margarete’in hapiste olduğunu ve idam edileceğini öğrenir. Onu kurtarmak için Mefistofeles’le bulun­duğu hücreye giderler. Margarete, yaşadığı olaylardan sonra yarı deli hâlinde, pişmanlık içinde kıvranmakta, günahlarının bağışlanması için Allah’a dua etmektedir. Faust’la gelmeye­ceğini, günahlarının cezasını bu dünyada çekmek istediğini söyler. Melekler, Margarete’in yüce katta kurtulduğunu söy­lerler. Faust şeytanla birlikte oradan ayrılır.

Faust Kahramanları (Kişileri)

Faust: Hukuk, felsefe, tıp ve ilahiyatla ilgilenen, dokto­rasını yeni bitirmiş bir kişidir. Ancal düşüncelerinde ilahî olana karşı şüpheler vardır. Gençliğinde var olan huzur ve manevi rahatlığı artık kaybetmiştir. Çekingen mizaçlı, ama genelde iyi yürekli bi­r insandır.
Mefistofeles:Faust’u yoldan çıkar­mak için her şeyi deneyen şeytandır. Ona çeşitli biçimlere girerek görünür. Kadın, içki, büyü gibi yöntemlerle insanları tanrıdan uzaklaştıran, ayağından sakat biridir.
Margarete: Çok duygulu, fakir bir ailenin kızdır. Dinine ve ahlaki kurallara fazlasıyla önem veren; ancak nefsine yenik düştüğü için cezalandırı­lan bir kızdır.
Wagner: Faust’un yakın arkadaşıdır. Saf, duygularıyla hareket eden bir insandır.
Marthe: Kocası yanında olmayan, kendi hâlinde yaşayan, arabulucu fakir bir kadındır. İhtirasları ile Margarete’i de yönlendirir.

0 yorum:

Back to Home Back to Top